Halk arabasının doğuş hikâyesi

Halk arabasının doğuş hikâyesi

‘Volkswagen Cephesi’ kitabı, Volkswagen’in doğuşundan 1949 yılına kadarki dönemi irdelemesinin yanı sıra, o zaman diliminde gerçekleşen tarihsel olaylara, savaşlara, Alman Faşizmine ve toplama kamplarındaki tutsak işçilere kadar uzanıyor.

Türkiye’deki üçüncü Volkswagen kitabı ‘Volkswagen Cephesi’ Ekim ayında yayımlandı. Yıllardır kitleleri peşinden sürükleyen, insanların bir kısmının tamamen klasik otomobil olarak algılayıp garajlarında özene bezene sakladığı, bir kısmının ise doğayla bütünleşme aracı olarak benimsediği Vosvoslara ait üçüncü kitap bu. Siyasi ve muhalif yanını hep barındıran, 68 kuşağının önemli simgelerinden biri olan ve tam bir ‘hippi’ aracı olarak nitelendireceğimiz bu araçların doğuşunu Araştırmacı Yazar Sencer Üneri kaleme aldı.

Sencer Üneri’nin bu ilk kitabını, Türkiye ve Avrupa’da kitaba yönelen tepkileri ve kitabın doğuş hikâyesini, yıllardır kullanmakta olan Volkswagen marka aracının hemen yanı başında keyifle konuştuk.

Konuya direkt olarak gireyim: Neden böyle bir kitap yazma gereği hissetiniz?

Aslında Volkswagen’in (VW) doğuşu ile ilgili çok fazla sayıda kitap yayınlanmış olmasına rağmen bu kitapların tamamı VW tarihini sadece tek bir yönden ele almış. Farklı yönlerden ve farklı bakış açılarından Volkswagen’i ele alan bir kitaba ben rastlamadım. Kaldı ki bu kitabı kaleme alırken yıllarca araştırma yaptım ve onlarca kaynak kitap taradım. Sonuç olarak da bu eksikliği ve tek bakış açısından sıyrılan bir kitap ortaya çıkartmak istedim. Volkswagen Cephesi’ni yazmamın en önemli sebebi de buydu.

Neydi bu tek bakış açısı ya da sizin kitabınız farkı nedir diğerlerinden?

Tek bakış açısı derken sadece Volkswagen’i, tarihini ve bu zaman süreci içerisinde yer alan kişilerin sadece ve sadece başarıları, efsanevi bir dille ele alınmış. Bilinmesine rağmen kötü ve duyulmak istenmeyen konular ise hep sümen altı edilmiş. Bu sadece Volkswagen için geçerli değil tabii ki. Porsche, Alman halkı ve İkinci Dünya Savaşı sonrası Almanya’yı bölgelere bölerek yönetimde bulunan ülkelerin yöneticileri için de geçerli. Volkswagen fabrikasında yaşanan insanlık dramları, fabrikada çalıştırılan zorunlu işçiler, fabrikaya ait toplama kampları, bir anda ortaya çıkmamış. Önceden hazırlığı olan, üstelik isim, teknoloji ve tasarım olarak da tamamen kendine özgü olmayan bir otomotiv harikasından belli bir tarih aralığında bahsetmek benim kitabımı diğer kitaplardan ayıran en önemli farktır diyebilirim.

Volkswagen dışında özel ilgi alanlarınız nedir?

Her şeyden önce konu Volkswagen olunca, ister istemez özel ilgi ve bilgi alanlarımdan biri de erken dönem VW tarihi oluyor. Ayrıca farklı şasilerde üretilmiş klasik Volkswagen’ler, 2. Dünya Savaşı, 30’lu ve 40’lı yılların Almanya’sı ve yine o yıllardaki Almanya’nın sosyo-politik, ekonomik ve kültürel yapısı merka konularım arasında.

1930-1940’lardan bahsediyorsunuz. Kitabınızda kullanılan ve o yıllara ait fotoğraf, kaynak ve belgeleri edinmeniz zor olmadı mı?

Pek de zor olmadı diyebilirim. 1990’lı yılların sonlarından itibaren biriktirmeye başladım. Merak olunca ve bilgiye ulaşma anlamında bir isteğiniz varsa bir şekilde o veriye ulaşıyorsunuz. Özellikle yurt dışından elde ettiğim kitaplar Volkswagen Cephesi’ni yazarken çok işime yaradı. 60’a yakın kaynak kitaptan faydalandım. Tabii bunun haricinde dergi, evrak, gazete haberleri ve dokümanları da eklemek lazım. Elbette açık arttırma sitelerinde satılan VW materyalleri ve yurt dışında yaşayan, konularında uzman olan kişilerle kurulan bağlantıların da önemi çok büyük.  Buna bilgi paylaşımı, kaynak toplama ve ağırlıklı olarak belli bir zaman dilimine ait koleksiyonculuk da diyebiliriz.

Yurtdışı ile bağlantınız var. Peki kitaba yurtdışından talep var mı?

Bu soru çok ilginç bir cevabı beraberinde getirecek. Volkswagen Cephesi, Türkçe ve Türkiye’de yayınlanmış olmasına rağmen; gerek koleksiyonculuk, gerekse bilinçli bir klasik Volkswagen kültürünün baskın olması yüzünden yurtdışından oldukça yoğun bir talep görüyor. Hatta üzülerek belirtmem gerekir ki bu ilgi ve talep Türkiye’dekinden de daha fazla.

O zaman yurtdışında yayımlanması konusunda bir girişimde bulunsanız…

Bunu düşünmedim değil. Fakat daha erken… Bazı bağlantı ve talepler var ama kitabın yabancı bir dille hazırlanmasını gerektirecek boyutlarda değil. Ancak kitabın henüz Türkiye’de de yeni yayınlandığını göz önüne almak gerekiyor. Mutlaka bir gün İngilizce veya Almanca olarak da bu kitap basılacak.

Yurtdışı bu kadar ilgili, ülke içinde talep yok. Şu soru akla geliyor: Bu kitap Türkiye’ye fazla mı?

Bunu söylemek gerçekten üzücü ama maalesef öyle. Keşke tam tersini hatta bu kitabın az bile geleceğini söyleyebilseydim. Klasik otomobil kültürünü bir kenara bırakırsak, bu kitap; klasik Volkswagen kültürünün ülkemizde başladığı 90’lı yılların ilk yarısından günümüze kadar yayınlanan üçüncü klasik Volkswagen konulu kitap oluyor. Sonuç zaten ortada…

Bu kitabı almak için otomobil meraklısı olmalı insan. Ama herkes otomobile merak sarmak zorunda değil…

Tabii ki değil. Ama bu bir otomobil kitabı da değil zaten. Her ne kadar ana konumuz Volkswagen’in doğuşu olsa da beraberinde o yılların Almanya’sına ait siyasi, politik, ekonomik ilişkileri içerisinde barındırıyor bu kitap. Başlı başına tarih kitabı diyebilirsiniz. Araştırma kitabı diyebilirsiniz. Kişisel çıkar ilişkileri, Alman faşizmi ve 2. Dünya Savaşı boyunca Volkswagen fabrikasında yaşanan insanlık dramları yer alıyor. Tutsak işçiler, toplama kamplarında bahsediyorum kitapta, sadece VW üzerine odaklanmış bir kitap değil anlayacağınız.

Kitabı yayınladığınıza dair bir pişmanlık duyuyor gibisiniz…

Kesinlikle hayır! Hatta kitabın önsözünde bulunan bir cümlede olduğu gibi, bu kitap 2010 Türkiyesi’nin büyük ya da küçük yayınevlerine ve milyarlık otomotiv sektörüne aldırış etmeden açılan bir ‘cephe’dir.

Kitabı herhangi bir yayınevi basmayı kabul etmedi mi?

Hayır. Aslında bunun için çok da uğraş vermedim. Yayınevlerinin kapısına dayanıp “bunu basar mısınız” demedim. Yıllardır biriktirdiğim, topladığım, araştırdığım bilgilerin bir kitaba dönüşmesi fikri dün oluşmuş bir fikir değildi kafamda. Nihayetinde bu kitabın arkasında kimse olmadan, kendi sınırlı bütçemle, sınırlı sayıda kitabı bastırdım. Hiçbir yayınevine, sponsora, dağıtıcı kuruluşa veya otomobil devine gebe kalmadan bunu yaptım.

Bu tecrübeden yola çıkarak ikinci bir kitap yazar mısınız peki?

Yeni çalışmalar elbette olacak. Halen araştırma süreci içerisinde olduğum iki ayrı kitap projesi için çalışmalara devam ettiğimi söyleyebilirim. Ancak bu çalışmalar sonucu ortaya çıkacak eserin ya da eserlerin Volkswagen Cephesi’nin devamı niteliğinde mi yoksa farklı bir araştırma ve tarih kitabı olarak mı karşımıza çıkacağını söylemek için erken. Öncelikle Volkswagen Cephesi’nin sindirilmesini beklemeyi tercih ediyorum.

Kitap yayınevlerinde veya kitapçılarda satılmıyorsa, insanlar nasıl ulaşıyorlar?

Kitaba ulaşmak için www.volkswagencephesi.com adresini tıklamak yeterli. Bu sitede kitapla ilgili özet bilgiler olduğu gibi, nasıl temin edileceği bilgisi de yer almakta.

KİTABIN ÖNSÖZÜNDEN

(…) bir avuç insanın oldukça yakından tanık olduğu şekilde; Sencer Üneri, kendi başına, kimseden bir sipariş almadan yıllar önce başladı çalışmaya. Okudu, araştırdı, inceledi, derledi, topladı, bir araya getirdi, geceli gündüzlü ölçüsüz bir emek harcadı ve ‘Volkswagen Cephesi’ni ortaya çıkardı. Sencer’in, 2010 yılı Türkiyesi’nin büyük ya da küçük yayınevlerine ve milyarlık otomotiv sektörüne aldırış etmeden açtığı bu ‘cephe’ son derece cesur ve takdir edilesi bir çalışmadır.

Bu kitapta yer verilen yaklaşık 250 fotografın ve orijinal çizimin neredeyse tamamı, Türkiye’nin, şimdi aramızda olmayan Bedri Zenginkuzucu’dan sonraki ikinci Vosvos tarihçisi Sencer Üneri’nin uzun yıllardır özenle, emekle ve özveriyle oluşturduğu, kişisel Vosvos tarihi arşivinden ilk kez günyüzüne çıkıyor, anlamlı bir şekilde bu ‘cephe’de biraraya geliyor.

‘Volkswagen Cephesi’ni, doğal olarak ilk okuyan iki talihliden birisiyim. Sencer Üneri’nin kitabı, yalnızca Volkswagen adında bir makinenin tarihine değil, Dünya gezegenini yok olmanın eşiğine getiren Nazi Almanyası’na da bir başka bakış açısıyla bakmamıza olanak sağlıyor. Sözgelimi, Hitler faşizminin toplama/ölüm kamplarını kitaplardan ve sinema filmlerinden gayet iyi biliriz de; kitabımızın son sayfalarında yer verdiğimiz ‘zorunlu/tutsak işçiler’in o yıllarda Volkswagen fabrikasında neler yaşadıklarını, bu ‘cephe’ sayesinde ilk kez öğreniyoruz, dehşet içinde…

Sevgili okur, uzun lafın kısası; ‘Volkswagen Cephesi’, kimilerince 1960’ların sonunda “Çiçek

Çocukları’nın resmî taşıma aracı” olarak tanımlanan Vosvos’un, 1940’ların başında tüm dünyayı ele geçirmeye niyetlenen Hitler faşizminin “en gözde aracı” Volkswagen’in doğuşu, yükselişi, çöküşü ve yeniden doğumu süreçlerine ilişkin çok önemli ve eşsiz bir belgesel niteliği taşımakta.

(…) kitabın, dünya Volkswagen literatüründe bu bağlamda bir ilk olma özelliğini taşıdığını söylemek hiç de abartılı olmayacaktır. Umarız, Batılı Vosvosçu dostlarımız ‘Volkswagen Cephesi’ni keşfetmekte geç kalmazlar…

Cem Çobanlı, Temmuz 2010, İstanbul

KİTAP TANITIM YAZISINDAN

“Volkswagen Cephesi” bir ulusu savaşa, askerlerini ise cepheye taşıyan Hitler’in ‘Halk Arabası’ Volkswagen’in: Doğuşu, Yükselişi, Çöküşü ve Yeniden Doğuşunun perde arkasında kalan gerçeklerini anlatıyor. NSDAP iktidarının başladığı 1933 yılından, Volkswagen fabrikasının Federal Alman Hükümetine devredildiği 1949 yılına kadar geçen zaman sürecini konu alan ve 250 adet fotoğrafında yer aldığı kitap yaklaşık 60 adet kaynak kitap, sayısız arşiv ve müze belgesi, fotoğraflar, dergiler, gazete yazıları, dokümanlar, yazışmalar ve raporlar taranarak oluşturulmuştur.  Kısaca “Volkswagen Cephesi” Volkswagen’in erken dönem tarihini merak edenler için vazgeçilmez bir kaynak niteliğinde…

 

Yazar Hakkında

Sencer Üneri, 1967’de Almanya Norden’de doğdu. HÜ Müh. Fakültesi Kimya ve AÜ Turizm bölümlerinde okudu. 2003 yılından 2008 yılına kadar yayın kurulunda da yer aldığı Tosbağa Dergisi’nde editörlüğün yanı sıra özellikle VW tarihi ve farklı klasik VW modelleri ile ilgili yazılar yazdı. 1997–2001 arası Kaplumbağa Fan Kulüp yönetim kurulunda bulundu. 2004’te Türkiye’deki ilk profesyonel klasik VW restorasyon ve orijinal yedek parça firmasının kuruluşunda yer aldı. 2007’de Türkiye’nin en büyük klasik VW festivali Vosfest’in mimarlarından biri oldu. Anatolia Vosvos Derneği (AVD) ve Volkswagen Dayanışma Derneği (VOLKSDER) üyesi olan yazar ayrıca Volkswagen Kaplumbağa Otomobil Derneği (VKOD) kurucu üyesidir. 2010’da yayın hayatına başlayan Havasoğutmalı dergisinde yazılarına devam etmekte ve 1995’den beri klasik hava soğutmalı VW kullanmaktadır.