Roma’ya gideceklere tavsiyeler

Roma’ya gideceklere tavsiyeler

Gezmeyi seven iki kişinin, bir havayolu firmasının kampanyasını takip ederek minimum bütçeyle Roma’da geçirdiği dolu dolu iki günün ardından elde ettiği tecrübeleri okuyacaksınız bu yazıda. Nerede kalınır, yaklaşık ne kadar harcanır, nelere dikkat edilmelidir, giderken yanınızda neler götürmelisiniz gibi bir kısım soruların cevaplarını bizzat burada bulacaksınız.

Biz bu tecrübeyi defalarca yaptığımız gezilerin bir bileşkesi olarak görüyoruz. Aslında belki de birçok Avrupa kentine de uyarlanabilecek şeyler yazacağım bu yazıda. Ama birçok insanın hep aklında olan, ilk defa yurtdışına çıkacak olanların tereddütle yaklaştığı ‘yurtdışında gezmek’ fikrinin aslında çok da keyifli olduğundan bahsedeceğim. En önemlisi de ömrün, hayatın bir şekilde her gün yavaş yavaş azaldığını, gezerek hücrelerimizi yenilememiz gerektiğini özellikle belirtirim. Gerek Türkiye’de gerekse Avrupa’da o kadar güzel yerler var ki bütçenizi denkleştirin ve yollara vurun kendinizi!

termini

GEZİ ÖNCESİ HAZIRLIKLAR

Yabancı dil konusunda Burcu da, ben de yetersizdik. Evet, yurtdışındayken bir şekilde anlaşabileceğimizi düşünüyorduk ama karşımızdaki ile iletişim konusunda bir hayli sıkıntımız vardı. Ama bunu hiç dert etmedik ve bundan korkmadık. İki gün boyunca (ve öncesinde, sonrasında yaptığımız diğer yabancı ülke gezilerinde de) bir şekilde dilsizliğin gezmemek için bir etken olmadığını gördük.

Pasaportlarımızın süresini uzattık. On yıl için yaklaşık 500 TL gibi bir rakam harcadık bu pasaportlara. Ne saçma değil mi, ülkemizin bunu vatandaşlarına ücretsiz sunması gerekirken, bizler astronomik rakamlarla bu pasaportlara sahip oluyoruz. Dünyadaki en pahalı pasaportlara sahip vatandaşlardan olduğumuzu da laf arasına eklemeden edemeyeceğim.

Vize için de evraklarımızı hazırlayıp konsolosluğa başvurduk. Kişi başı 60 EUR dolayında bir meblağ da vize başvurusu için harcadık. Vize evrakları sizin işçi, işveren, öğrenci veya işsiz olma durumunuza göre değişkenlik gösteriyor. Pasaport ve vize başvurularının toplam süresi en kötü ihtimalle bir ay sürüyor, en iyi ihtimalle de iki hafta. Yolculuk sürenizi kapsayan seyahat sigortasını yaptırmanız vize aşamasında şart. Bir haftalık poliçe için 10 EUR dolayında bir ödeme yapacaksınız. Son olarak ülkeden çıkarken 15 TL harç parası ödemeyi de unutmayın.

sokak sanatcisi

KALACAĞINIZ YER ÖNEMLİ

Biz konaklamamızı hostelworld.com sitesinden bulduğumuz bir hostelde gerçekleştirdik. Beş kişilik bir odanın iki yatağını tutmuştuk ve yatak başına 22 EUR ödeme yaptık. Tanımadığımız insanlarla kalacak olmamız bizde çekincelere sebep olsa da çekincemizin yersiz olduğunu hostelde kalınca anladık. Hostellerde iki kişiden sekiz kişiye kadar odalar mevcut. Bunlardan kendinize uygun olanı seçebilirsiniz. Kişi başı 15-30 EUR arasında hostel odası bulmanız mümkün. İlla da otelde kalmak istiyorsanız kişi başı 50 EUR’yu gözden çıkartmanız gerekli.

Konaklayacağınız yeri seçerken öncelikle sizlerden önce o yerde kalmış kişilerin yorumlarını okuyun. Bu yorumlar çok faydalı ve yol gösterici. Bu işletmenin, baktığınız sitelerdeki kullanıcı puanlarına da mutlaka dikkat edin. Bir diğer önemli kriter de konaklayacağınız yerin merkeze veya sizin gezmek isteyeceğiniz yerlere yakınlığı. Bizim kaldığımız yer Roma’daki en merkezi yer sayılan Termini’ye oldukça yakındı. Zira burası tren istasyonlarının, havaalanı bağlantılarının, metronun kesiştiği ve bütün hatlara gidişin olduğu bir merkez istasyon. Siz siz olun Roma’da havaalanına yakın olmak gibi bir plan yapmayın, merkezden uzaklaşmayın. Çünkü gündüz ve gece vereceğiniz yol parası ile bu gezi size pahalıya mâl’olabilir. Ve tabii ki güvenliğin az olduğu bölgeler -hele de İtalya gibi bir memlekette- merkezden uzakta kalan yerler olarak kabul görüyor.

genel2

ULAŞMAK, GEZMENİN İLK ADIMI

Biz bir havayolu firmasının kampanyalarını takip ederek Roma’ya bedava uçtuk! Yer yer bu tip kampanyalar ile bedava, yüzde 50 indirimle veya uygun fiyatla bilet bulmanız olası. Bu firmaların sitelerine üye olup, takipte kalarak ulaşım bütçenizi minimize edebilirsiniz.

Öncelikle havaalanından merkeze nasıl ulaşırsınız, bunu yazayım… Roma’da iki havaalanı var, en fazla kullanılan havaalanı olan Fuimicino’daki ‘Leonardo da Vinci Fuimicino Aiport’ Roma merkezine 35 km uzaklıkta bulunuyor. Havaalanı ile merkez arasını kat etmek için üç yolunuz var. Banliyo treni (8 EUR, ilk sefer 05:57’de), Leonardo Express treni (14 EUR, ilk sefer 06:37’de) veya otobüs (8 EUR, ilk sefer 08:00’de). Benim önerim Leonardo Express treni ile Termini’ye ulaşmanız. Uçağınız sabah saatlerinde Roma’ya iniyorsa ilk tren 06:37’de, sonraki trenler yarım saat aralıklarla.

Şehirde iki metro hattı var. ‘Line A’ denen kırmızı hat Battistini – Anagnina arasında gidip gelirken, ‘Line B’ denen mavi hat ise Rebibbia – Lourentina arasında seyrediyor. Metro bileti 1 EUR, 24 saatlik sınırsız kullanım bileti ise 4 EUR. Bu biletler otobüslerde de geçiyor. Metro hafta içleri 23:30’a, hafta sonları ise 01:00’a kadar açık.

cesme2

ÖNCELİKLERİNİZİ MUTLAKA BELİRLEYİN

Roma’da gezilecek yerlerin çoğunu neredeyse yürüyerek gezebilirsiniz. Biz ilk gün 8,5 saat (6 km), ikinci gün 11,5 saat (7 km) yürüdük. Bunlar sadece Google Maps ile ölçebildiklerimiz. Bu sebeple rahat edeceğiniz bir ayakkabı ile seyahat etmeniz işinizi kolaylaştırır. Gezerken sık ama kısa molalar vermeniz de enerjinizin düşmesini önleyecektir. Çantanızda mutlaka bir gofret veya çikolata da bulundurun.

Programınızı yaparken neye öncelik vereceğinizi hesaplayın. Yemek kültürü, müzeler, alışveriş, tarihi yerler… Roma bu saydıklarımın hepsini fazlasıyla size verebilir. Siz iyi bir planlama yapamazsanız yarım yamalak bir gezinti ile Roma’nın tadını çıkartamazsınız.

Örneğin biz Roma’nın önemli lezzetleri olan pizza, makarna, dondurma üçlüsünü mutlaka tatmak istediğimizi, Navona Meydanı, Pantheon, Collesseo, Trevi Çeşmesi, İspanyol Merdivenleri gibi önemli tarihi noktaları mutlaka görmek istediğimizi, Vatikan’a gidip ülke içinde bir başka ülkeye bakmayı, Pazar günü kurulan bitpazarından alışveriş yapmayı, buraya özgü hediyelik eşyalardan almayı önceliklerimiz arasına koyduk. Buna göre oluşturduğumuz programa göre de artan vaktimizde ekstra yerler gezebildik.  Stendhal Sendromu’na yakalananların en fazla görüldüğü kentlerden biri olan Roma’da sanatsal yapılar ve kent içinde yer alan irili ufaklı onlarca müzeyi gezerek bitirmek için herhalde birkaç aya ihtiyacımız olacaktı. O sebeple de biz müzeleri biraz saf dışı bıraktık bu kısa gezimizde. Yukarda da dediğim gibi siz önceliklerinize göre gezinizi şekillendirin elbette.

cesme

ROMA’DA BİLMEK LAZIM

Bütçe hesabı yaparken Türkiye’deki fiyatların yanında yer alan TL simgesi yerine EUR simgesi koymanız yaklaşık ve gerçekçi bir planlamada işinize yarayacaktır. Örneğin Türkiye’de su 1 TL iken, Roma’da 1 EUR. Türkiye’de sandviç ve içecek için 7-8 TL harcarsanız Roma’da kabaca 7-8 EUR verirsiniz. Makarna yiyecekseniz de Türkiye’de 6-7 TL, Roma’da 7-8 EUR gibi bir rakam cebinizden çıkacaktır.

Özellikle belirtmezseniz yemeklerde ve sandviçlerde bulunan kırmızı etlerin çoğunun domuz eti olduğunu belirtmeliyim. Domuz etine alerjisi olan, dinen yemeyen veya beğenmeyenler için birçok yerde tavuk eti bulmak da mümkün. Dana da elbette var. Ama bunca yol tepip geldiğiniz bu kentte mutlaka buraya özgü tatları denemeden dönmeyin derim.

Marketlerde satılan suların çoğu gazlı içecek. Asidi alınmış sodaya benzeyen bu sulardan şahsen ben içemedim. Ama bir güzellik var ki o da neredeyse her köşe başında buz gibi akan sebil kent çeşmelerinin olması. Bir şişeye buralardan suyunuzu doldurabilir, hatta ağzınızı dayayarak doya doya içebilirsiniz.

Kalacağınız işletmeden veya neredeyse her meydanda bulunan ‘Turist Info’lardan kent haritası edinmeyi unutmayın. Bu sayede kaybolmadan, hızlıca ve herhangi birisinin desteğine ihtiyaç duymadan Roma’yı gezebilirsiniz.

Roma’da bolca fotoğraflık malzemeyle karşı karşıya kalacaksınız. Yüzlerce yıllık binaların arasından bisiklet veya scooter ile işine giden takım elbiseli bir bankacıyı da, para kazanmak için bir gladyatör kılığına bürünmüş İtalyan’ı da görmeniz mümkün. Sokak sanatçıları, tarihi binalar, meydanlar, lezzetli yemekler, çeşmeler ile yüzlerce fotoğraf çekmeden dönmeyeceğiniz kesin. Bu sebeple yedek pilleriniz ve fotoğraf makineniz yanınızda olsun! Şimdi, ver elini Roma…

i3

STENDHAL SENDROMU NEDİR?

Sanat eserlerinin çokça bulunduğu yerlerde, bu eserleri uzun süre izleyen kişilerde baygınlık, halüsinasyon, taşikardi, tansiyon düşmeleri, kalp çarpıntısı gibi rahatsızlıklar görülmesine ‘Stendhal Sendromu’ deniyor.  Birkaç yıl önce, Floransalı bir psikiyatr, pek çok turistte bayılmalar, hezeyanlar, kalp çarpıntıları, tansiyon düşmeleri veya yükselmeleriyle birlikte bozukluk içeren belirtiler tespit ettikten sonra bu hastalığın adını Stendhal Sendromu olarak koymuş. Floransa, Roma ve tarihsel/sanatsal eserlerin bolca görüldüğü meydanlarda birkaç tane ambulans olası bir Stendhal Sendromu’na karşı hazır halde beklemektedir.