İnsanın kendi içine yaptığı yolculuk
Gizem, 90’ların sonunda Gemi Lojistiği işinde, Genel Müdür asistanı olarak iki yıl çalıştıktan sonra o işin kendisine göre olmadığını anlamış ve istifaya karar vermiş. Ama patronu “sen istifa etme, ben seni kovayım” demiş ve Gizem’e tazminatını da ödeyerek farkında olmadan Interrail fırsatını altın tepside sunmuş.
Bundan yıllar önceydi. Bir kitapçının rafları arasında dolaşırken yine gezi kitapları arasına dalmış buldum kendimi. Birkaç kitap satın almıştım ama içlerinden bir tanesini henüz otobüste okumaya başladım. Eve vardıktan sonra koltukta ayaklarım duvara uzanırken, yerde yuvarlanırken, yatağımda uyumazdan evvel heyecanla okuyup iki günde bitirdiğimi hatırlıyorum. Sonra hoşuma giden kısımları yeniden okumak için birkaç kez daha sayfalarını çevirdim kitabın. Kitap Gizem Altın Nance’nin 2000 yılında gerçekleştirdiği Interrail anılarını anlatan ‘Bir Bilet Al’ kitabıydı.
Kısa bir süre önce Burcu, “Twitter’da bir hesabın varlığından bahsetti. Belli zamanlarda hesaptan doğal yaşam, ekolojik ürünler, çocuk büyütmek, az tüketmek üzerine ‘tivit’ler atıldığından ve de aynı hesaba ait bir de ‘blog’un varlığından söz edince ben de ekledim hemen hesabı. Çok geçmeden de ‘EkolojikAnne’ isimli bu hesabın sahibinin benim yıllar önce amuda kalkmış halde okuduğum kitabın yazarıyla aynı kişi olduğunu, yaşamın güzel tesadüflere ne güzel de hâlâ gebe olduğunu bir kere daha görmüş oldum!
Tanışmamız, konuşmamız lazımdı. Gizem’e ulaşmam çok da vakit almadı ve geçtiğimiz hafta Kadıköy’deki Kibrit Kutusu Cafe’de, Ali Suavi Sokağı’nın sessiz sakin manzarası eşliğinde, kafenin daracık odasının köşede kalmış bir masasında uzun uzadıya sohbet etme imkânı bulduk. Acaip bir enerjisi var Gizem’in. Lafladığımız yaklaşık 2,5 saat boyunca attığı kahkahalarla tüm kafeye bir pozitiflik doldu diyebilirim. Sakinliği ve huzuru adeta yüzüne yansıyor, kelimelerinin arasına virgül niyetine tebessüm konduruyor, anlattıkça anlatıyor, dinledikçe dinliyor…
“INTERRAIL’DEN YARARLANMAMAK EŞEKLİK”
Gizem, bundan 13 yıl önce tek başına beş hafta boyunca Interrail ile tüm Avrupa’yı gezen, ardından Green Card ile Birleşik Devletler’e gidip orada yedi yıl yaşayan, orada bir Amerikalı ile evlendikten sonra eşiyle birlikte her şeylerini satıp bisikletle Dünya’yı gezmeye karar veren, bu gezi sırasında Kazakistan’da çok ağır bir trafik kazası geçirip turu yarım bırakmak zorunda kalan, 37 yaşında anne olan, bugünlerde Büyükada’da hayatını devam ettiren ve gelecekte de Kazdağları’nda yaşam sürmeye niyetli bir kadın…
Gizem, 90’ların sonunda Gemi Lojistiği işinde, Genel Müdür asistanı olarak iki yıl çalıştıktan sonra o işin kendisine göre olmadığını anlamış ve istifaya karar vermiş. Ama patronu “sen istifa etme, ben seni kovayım” demiş ve Gizem’e tazminatını da ödeyerek farkında olmadan Interrail fırsatını altın tepside sunmuş. “O zamanlar şimdiki gibi internet, kaynak kitap veya gezi anılarını anlatacak kimse bulmak çok zordu. Bir de üstüne üstlük etrafımdaki insanların bu tazminatla araba almamı, ev kredisine girmemi istemeleri de eklenince işim pek de kolay olmadı. Bu tura sevgilimi, arkadaşlarımı da davet etmeme rağmen benimle kimse gelmek istemedi. Ben de yola yalnız başıma çıktım ve bu çok iyi oldu. Zaten benim istediğim tek bir şey vardı: Gitmek!”
Kafasına koyduğu gibi gitmiş de Gizem. Tam beş hafta boyunca, yalnız başına Avrupa’da dolaşmış. Yunanlı Emma’yla, Amerikalı Nicole ile ve kendi gibi onlarca gezginle, insanla tanışmış. Interrail’in hayatını değiştirdiğini ve bu mükemmel tecrübeden yararlanmamanın ‘eşeklik’ olduğunu anılarını yazdığı kitabında bizzat belirtiyor gizem. Kafede sohbet devam ederken Gizem “aslında bu tren yolculuğu bir noktadan diğerine gitmekten daha fazlasını içeriyor, aslında bu insanın kendi içine yaptığı bir yolculuk!” diyor.
HER ŞEYİ SATIP BİSİKLETLE DÜNYA TURU!
Interrail dönüşünde daha sırt çantasını boşaltmadan çalışma masası üzerindeki zarfı açıp, içindeki Green Card davetiyesiyle Birleşik Devletler’e giriş yolunun açıldığını görmüş. “Daha yeni Avrupa’dan gelmiştim, gözümün önünde olmaması için kitapların arasına kaldırdım zarfı. Zaten babam da homurdanıyordu yine gideceğim diye. Gitmek o anda hiç aklımda yoktu. Ama… Aradan birkaç hafta geçmedi ki önce sevgilimden ayrıldım, sonra kısa süre önce girdiğim işten atıldım. Sanki olaylar ya da birileri gitmemi istiyordu. Kitapların arasında bir yere koyduğum zarfı aradım ve buldum. Yine gitmek virüsü içime düşmüştü ve bir yıl sürmeden evrakları hazırlayıp yola çıkmıştım Birleşik Devletler’e doğru”.
Orada bir süre tanıdığında kalmış Gizem. “Karşılaştığım ilk sorunda İstanbul’a dönmemek için” giderken sadece gidiş biletini almış. Nihayetinde yedi yıl Birleşik Devletler’de yaşamış ve burada tanıştığı Bryan’la evlenmiş.
Bir gün kütüphanede bir kitaba rastlamış ve etkilendiği bu kitap sayesinde her şeylerini satıp bisikletle Dünya turuna çıkmaya karar vermişler. Hollanda’dan tura başlamışlar, Türkiye’yi geçmişler. Fakat Kazakistan’da bir düğün konvoyu Gizem’e çarpmış ve çok ağır şekilde yaralanmış. Türkiye’den doktorlar gelmiş ve uçakta özel bir bölüm yaratılarak Türkiye’ye getirilmiş Gizem.
“Tur devam etseydi son durağımız Avustralya olacaktı. Sonra da Birleşik Devletler’e geri dönecektik” diyor Gizem. Ama bu kaza sonucunda planlar da altüst olmuş. Şimdi sağlığı iyi ve dört yıldır İstanbul’da yaşıyorlar. “Dört yıl önce bisikletle Dünya’yı gezerken, şimdi hafta sonları turşu yapan bir kadınım” diye basıyor kahkahayı Gizem.
Gizem, yıllar önce kütüphanede karşısına çıkan bir kitapla Dünya turuna çıkmaya karar vermiş. Çok basit görünebilir belki ama bazen kitaplar, bazen şarkılar, bazen de izlediğimiz bir film bizim hayatımıza işte böyle yön veriyor. Gizem tren sesine, doğaya, gezmeye, keşfetmeye olan aşkıyla Interrail ile yola çıktığında belki de kendi içine yaptığı bu yolculuğun farkında değildi. Bugün yaşamının bu evrilme hikâyesini ise o gün aldığı tazminatla araba almasını, ev kredisine başlamasını, kendisine küsen sevgilisine aldırış etmeden sırt çantasını omzuna takıp trenle istasyondan ayrılmasına borçlu. Uzun uzadıya yaptığımız sohbet sonrasında onu adasına doğru yolcu ettik. Şimdi iade-i ziyaret için bizi bekliyor Büyükada’ya, Viranbağ’da güneşi batırmaya!
EKOLOJİK ANNE, DOĞAL BEBEK
Gizem, iki yıl önce, 37 yaşında anne olmuş. Şimdi kızıyla ve eşi Bryan’la Büyükada’da mutlu mesut ve huzurla yaşıyor. Twitter’daki ‘EkolojikAnne’ hesabından kızıyla diyaloglarını, bilgilerini, yaşama dair notlarını, ekolojik hayat öğretilerini ve doğal yaşama dair aktarımlarını paylaşıyor. “Bunu yaparken asla yanlış anlaşılmak istemem. Kimseyi kıskandırmak gibi bir niyetim yok. Esas isteğim ilhan vermek, özendirmek” diyor Gizem. Yani doğal gıdaya nasıl ulaştığını, gündelik yaşamlarında tüketimi nasıl minimize ettiğini, çocuğunun altını hazır bez yerine kendi hazırladığı kumaş bezlerle nasıl bezlediğini anlattığı hesabında niyeti ‘başka bir yaşam mümkün’ demek aslında. Kızı Maya tam bir sokak çocuğu olarak, ada sokaklarında, atların nal seslerinin, martıların kanat çırpışlarına karıştığı bir ortamda, akranlarıyla koşarak ve oynayarak büyüyor. Huzur dediğimiz o ‘şey’ de bu ince ayrıntıda saklı sanırım!