Simru ile Doğa’nın Katmandu yolculuğu!

Simru ile Doğa’nın Katmandu yolculuğu!

İstanbul’dan Katmandu’ya pedal basarak ulaşmak için yola çıkan Simru ve Doğa’nın bisiklet yolculuğu başladı. Şimdilik henüz bin kilometre kadar yol yapsalar da aceleleri yok, sekiz dokuz ay sonra Katmandu’da olacaklarına inanıyorlar.

Seferi Mucip’in Facebook sayfasına (facebook.com/seferimucip) geçtiğimiz hafta bir mesaj gelmişti. Yoğunluktan mesajı inceleyememiş, sonra okumak ve cevaplamak üzere kenarda bekletmiştim. Perşembe akşamı gazete için Gökçetepe’yi ve Saros Körfezi’ndeki birkaç koyu yazmak üzere yeltendiğim esnada bu mesaj aklıma geldi ve açıp okudum. Sonra da Gökçetepe’yle ilgili yazımı ileriki bir tarihe erteleyip bu hafta Simru ve Doğa’nın hikâyelerine yer vermek istedim. Doğa’dan gelen mesajda kısaca şöyle yazıyordu:

“Merhaba Seferi bey, geçen gün son birkaç liramdan birini BirGün gazetesine verdim. Orada sizin yazınıza denk geldim, şu bisikletlilerle ilgili olan. On gün kadar önce Kadıköy’den Mudanya feribotuna atladık. Bisikletlerle Ege, Akdeniz ve Güney kıyıları üzerinden İran, Dubai, Hindistan ve Nepal’e doğru gitmek üzere yola çıktık. Bu satırları Küçükkuyu’daki Dedetepe Çiftliği’nden yazıyorum. Yolculuğumuz sekiz ay kadar sürecek. Kesin bir rotamız ve zaman planlamamız yok. Canımız nerede isterse orada duruyoruz. Ben de sizin yazınızı görünce bu bilgileri paylaşayım dedim. İyi günler!”

Foto.02

Bu mesaja kayıtsız kalamazdım. Hemen özel mesajla telefon numaralarını istedim ve akşam arayacağımı söyledim. Akşamı beklerken onlara neler soracığımı düşünüyordum. Bir de kas gücü ile birçok ülke gezen ve projeler üreten Erden Eruç’u, eşi ve çocuğuyla yıllardır binlerce kilometre pedal basan ve halen bisikletle yollar yapan Soner Sarıhan’ı, cebinde beş kuruş para olmadan iki yıl önce yola çıkıp tüm Türkiye’yi sınır çizgisi boyunca turlayan Hasan Söylemez’i ve bisikletle yolları aşındıran birçok bisiklet severi düşündüm! Doğa ve Simru’nun turları da elbette ilgimi çekmişti. Evet, uyumalarına kısa bir süre kala telefon ettim ve önce Doğa ile sonra da Simru ile nefis bir sohbet gerçekleştirdik.

Doğa, Kadıköylü ve 22 yaşında, Anadolu Üniversitesi Reklamcılık Bölümü öğrencisi ama bir yıldır gitmiyormuş. Simru ise 23 yaşında, Marmara Üniversitesi Eczacılık bölümü öğrencisi. Aynı zamanda amatör de olsa sıkı bir fotoğrafçı. Beş yıldır kullandığı Vosvosunu bu gezi öncesinde satıp fotoğraf makinesinin modelini yükseltecek kadar da fotoğrafa meraklı! 1973 model Bambam isimli Vosvosunu satmasına da şaka da olsa fena halde bozulduğumu kendisine belirttiğimi de eklemek isterim…

Foto.06

KÖY DÜĞÜNLERİNİ ÇOK SEVİYORLAR

Doğa daha önce memleketi Bartın’a kadar bisikletle gitmiş. İç Anadolu’nun bütün kentlerini bisikletle gezmiş. Bartın’dan da İstanbul’a yine bisikletle gelmiş. Aklında hep yurtdışına bisikletle bir gezi planı varmış. Bir de motorlu taşıtları protesto etmek, kas gücüyle de yol alınabileceğini göstermek niyetindeymiş. Simru da benzer nedenlerden ötürü yola çıkmış: “Avrupa’da daha önce birçok yer gezdim. Ama ya uçakla, ya trenle yaptım bu gezileri. Şimdi ise tren, uçak, otobüs olmadan da gezilebileceğini göstermek istiyorum.”

Ben telefonla konuştuğumda İzmir – Karaburun’dalardı. Sanırım bugün Seferihisar dolaylarında olacaklar. Günde bazen 40 kilometre, bazen de 100 kilometre yol yapıyorlarmış. Karşılaştıkları aksilikler, yolun eğimi, çok hoşlarına giden bir yerleşim yerindeki molanın uzunluğu süreyi ister istemez etkiliyor.  Henüz 1.100 – 1.200 km’ye ulaştılar. Eğer turu tamamlayabilirlerse ve Katmandu’ya ulaşırlarsa da 8 bin kilometreyi aşkın yol yapmış olacaklar.

Foto.03

En az 2,5 – 3 ay daha Türkiye’deler. Kıyı şeridinden gitmeyi, köylere girip çıkmayı özellikle ve ısrarla istiyorlar. Güzergâh boyunca onları ağırlayacak misafirperver insanlar olacağına da eminler. Köy düğünleri hoşlarına giden şeylerin başında geliyor. Çünkü hem fotoğraflık birçok kare yakalıyorlar, hem de köy yemekleri ile açlıklarını gideriyorlarmış. Türkiye’den sonraki ilk ülke ise çok merak ettikleri İran! İran’ın güneyinden feribotla Dubai’ye geçip, oradan da Hindistan’a geçmeyi ‘şimdilik’ düşünüyorlar.

BAZEN TARHANA, BAZEN DE ERİŞTE

Maddi sponsorları henüz yok. Yalnız, Haliç Veteriner Kliniği yolda karşılaştıkları köpeklere yapılmak üzere dış parazit ve pire önleyici iğne vermiş Doğa ve Simru’ya. Facebook sayfalarının beğeni sayısı artarsa, maddi yardım da yapılacağını söylemiş klinik. Ha, bu arada, ikisi de aylık 280TL devlet kredisi alıyorlar. Bu şu andaki tek gelir kaynakları. Ama çektikleri fotoğraflardan oluşturacakları kartpostalların satılmasıyla vize masraflarını karşılamayı planlıyorlar. Bu kartpostalları ise birkaç haftaya dek destek olmayan isteyen kafelere göndereceklermiş. Bir diğer destek de rotaları üzerinde kendilerini karşılayan dostlar ve onları ağırlayan yeni tanıştıkları insanlar… Örneğin İzmir’de kaldıkları üç gün boyunca üç farklı kişinin evine misafir olup konaklamışlar. Simru “Facebook sayfamızdan nerede olduğumuzu, birkaç gün sonra nerede olacağımızı yazıyoruz, bizi ağırlamak isteyenler olursa irtibat kuruyoruz ve görüşüyoruz” diyor.

Foto.04

Köylülerin verdiği tarhana, erişte, domates gibi şeyler de onlar için çok değerli. Yanlarında ocakları var ve zaman zaman yemek pişiriyorlarmış. Ocağın yanı sıra bisiklette meydana gelecek birçok arıza ve soruna karşı malzeme de yanlarında bulunuyor. Doğa, küçük de olsa bir güneş paneli taşıdığını söylüyor. Bu panel sayesinde kendi elektriklerini üretiyorlar ve cep telefonlarını bu enerjiyle şarj ediyorlarmış. Elbette gece uyumak için çadır ve uyku tulumları da yine yanlarında… Doğa’nın çantasında bir de ukulele (küçük ve gitara benzeyen müzik aleti), cura ve mey varmış. Hepsini az da olsa çalabiliyormuş. Bazı geceler müzik yapıp, gecenin keyfini çıkartan gençler, uygun yer ve zaman olursa sokak müziği de yapacaklarmış.

Simru ve Doğa, henüz iki ay önce tanışmış, birbirlerine âşık olup bu uzun yolculuğa da birlikte çıkmaya karar vermiş iki sevgili. Onlar 30 Ağustos’ta İstanbul’dan Mudanya feribotuna binerek bu serüvene başladılar. Öyle büyük planlar yapmadan, arkalarında kocaman holdingler olmadan çizmişler rotalarını. Yazmayı sevmedikleri için detaylı günce tutmuyorlar, sadece o anı yaşıyorlar ve sosyal medyadan takipçileriyle paylaşıyorlar. Katmandu uzun bir rota ama başlamak bitirmenin yarısıdır derler. Belki yıllar sonra, Simru’ya inat, elimdeki eski fotoğraf makinelerini satıp Vosvosumuzu o uzun yolculuğa hazırlar, aynı rotayı Vosvosumuzla biz de yaparız; eh, hayal bu ya!