İki teker üzerinde dengede kalmak
Bisiklet, doğayla uyumlu, bizi çocukluğumuza götüren, sağlıklı bir yaşamın kapısını açan, dengede kalmamızı öğreten bir yol arkadaşı. Gezi Parkı’nda rastladığım bir kitap beni geçmişte okuduğum bir bisiklet kitabına, sonrasında da bu yazıya konu olacak diğer ‘içinden bisiklet geçen’ birkaç kitaba götürdü.
Direnişle geçen bir haftayı daha geride bıraktık. Bu yazının kaleme alındığı saatlerde Gezi Parkı’na yağmur çiseliyor, uzay boşluğuna doğru piyanonun tuşlarının peşinden çıkan ezgiler yol alıyor, gençler ağaç altlarında kitaplarını okuyordu. Divan Otel bir fenomen olma yolunda emin ve hızlı adımlarla yürürken, Beşiktaş’ın efsane taraftar grubu Çarşı’ya milyonlar sempatiyle bakıyor, öğle saatlerinde açıklanan ihtiyaç listesine yüzlerce koli ile cevap veriliyordu. Kısacası, polis müdahalesi yoksa her şey yolundaydı Gezi’deydi.
Bir yandan da ağır müdahale olacağına dair haberler yayılıyor, otobüslerle polislerin taşındığı haberleri sosyal medyaya ulaşıyor, Necati Şaşmaz şaşırtıyor, Hülya Avşar anlaşılmıyor, Heredot Cevdet olarak sevdiğimiz Hasan Kaçan Vali Hüseyin Avni Mutlu’nun ıhlamur koktuğunu tahmin ettiğini söylediği Gezi Parkı’nın idrar koktuğundan dem vuruyordu.
KİTAP OKUYAN GENÇLER
Gezi Parkı’ndan tüm ülkeye yayılan direniş mizahı da tetikledi. Haftalık olarak yayımlanan dergiler geçtiğimiz hafta direnişçilerin mizahına erişemedi. Bazen oldukça ince, bazen bizi çocukluğumuza götüren, bazen de kahkahalara boğan zekâya birçoğumuz hayran kaldık.
Direnişin ilk günlerinden bu yana gerek Gezi Parkı’nda, gerek Kuğulu Park’ta, gerekse Eskişehir’de kitap okuma eylemleri de son dönemdeki en önemli pasif direniş kaleleriydi. Gezi Parkı içerisine kurulan kütüphanelerde binlerce kitap ücretsiz olarak direnişçilerle buluştu. Her ağaç altı, kaldırım kenarı, çadır içi bol bol okuma mekânı oldu. Hatta geçtiğimiz Çarşamba günü Kuğulu Park’ta çadırları toplanan gençler istiflerini bile bozmadan kitaplarını gün boyu okumayı sürdürdüler. Gezi Parkı’ndaki ilk müdahaleler öncesinde polislere kitap okuyan arkadaşlarımızın fotoğrafları ise Gezi Parkı Direnişi’ne ait en önemli karelerden birkaçı olarak daha şimdiden tarihe geçti.
Seferi Mucip bundan yaklaşık altı ay önce gezdiği yerleri, tattığı lezzetleri okuyucusu ile paylaşmak, bir gazetede disiplinli olarak bunları kaleme alıp ilerde bir derleme kitap fikri ile vücut bulmuştu. Neredeyse üç haftadır devam eden Gezi Parkı Direnişi sebebiyle geçtiğimiz hafta kendi sayıklamalarını bu sayfaya taşımıştı. Bu hafta da Gezi Parkı içerisinde dolaşırken rastladığı bir kitap sayesinde bu haftanın yazı konusu da belirmiş oldu.
1900’LERDE BURSA’YA YOLCULUK
Kitap İbnülcemal Ahmet Tevfik’in kaleme aldığı ‘Velosipet ile Bir Cevelan’ kitabıydı. Yıllar önce okuduğum bu kitabı Gezi Parkı içindeki kütüphanede görünce doğaya bu denli uyumlu olan iki tekerler üzerine okuduğum birkaç kitabı buradan sizlerle paylaşmak istedim.
İbnülcemal Ahmet Tevfik’in bundan 110 yıl önce bastırdığı gezi notlarının yer aldığı ‘Velosipet ile Bir Cevelan’ kitabı iki arkadaşın İstanbul’dan Bursa’ya bisikletleriyle yaptıkları gezintiyi anlatıyor. 2006 yılında yeniden derlenen kitap Türkçe’ye Cahit Kayra tarafından çevrilmiş. O zamanki ağır bisikletlerle ne denli zorlu bir yolculuk olduğunu kitabı okudukça daha da net anlıyorsunuz. Galata rıhtımından (Karaköy) vapurla başlayan yolculuğun ilk durağı beş saat sonra ulaşacakları Mudanya oluyor. Burada geçirdikleri keyifli zamanın sonrasında Bursa’ya ulaşmaları ve birkaç gün burada kalmaları o zamanki Bursa üzerine hayal edemeyeceğiniz şeyleri size sunmaktan geri durmuyor. Bursa’dan İnegöl’e, Yenişehir’e ve yeniden Bursa’ya dönen gezginler sonrasında İstanbul’a dönüyorlar.
Ahmet Tevfik, iki hafta bisiklet tecrübesi olan arkadaşıyla yaptığı yolculuğu gün gün yazmış, geziden yıllar sonra da derleyip bastırmış. Lastikleri patladığında ne zorluklarla tamir ettiklerini, Bursa’nın köylerini ve şoseleri bu kitapta bulmak mümkün…
KUZEYDE BÄ°SÄ°KLETLE YOL ALMAK
Keyifle ve bir çırpıda okuduğum bir diğer kitap da Sargun Tont’un ‘Nereden Geliyorsun? Kuzeyden’ isimli kitabı. Gezi edebiyatı türündeki bu kitapta Sargun Hoca farklı şehirleri, kendi anlatım tarzıyla okuyucusuna sunuyor. Arkadaş Yayınları’ndan çıkan kitabın ilk baskısı 2008 yılında yapılmış. Sadece bisiklet severlerin değil, gezi, mutfak, yol hikâyeleri ve meraklıların keyifle okuyacağı ‘Nereden Geliyorsun? Kuzeyden’ aynı zamanda ekolojiye ve elbette doğaya da dokunuyor.
ODTÜ Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Tont’un küçüklüğünden bu yana bir bisiklet sever olduğunu da eklemek doğru olacak. Sargun Tont’un yazıları zaman zaman Atlas’da yer alırken, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi’nde halen yazıyor. Belirtmem gerekirse, Tont’un yazım dili birçok kişi tarafından da çok beğeniliyor. Bu kitaptaysa 1991 yılında Amerika’yı kuzeyden güneye (Seattle’dan San Dieoga’ya kadar) 27 günde pedallayışına tanık olacaksınız. Gerçi kitap ağırlıklı olarak Birleşik Devletler’deki bisikletli gezilerden bahsetse de, yer yer ülke içindeki gezilere ait hikâyeleri de okumak mümkün.
BÄ° TUR VERSENE
İçinden bisiklet geçen kitaplar gün geçtikçe artıyor. Birkaç ay önce sevgili arkadaşım Aydan Çelik de hem görsel, hem de yazınsal olarak müthiş bir kitaba imza attı. Aydan’ın ‘Bi Tur Versene’ adlı kitabı kısa sürede yeni baskılar yaptı, birçok imza günüyle okuyucuyla kavuştu.
Aydan Çelik sıkı bir bisiklet sever. Eurosport’ta yorumculuk yapan, Açık Radyo’da bisiklet programı hazırlayan, bisiklete dair çiziler yapan, yazılar yazan bir arkadaşım. Bu kitapta da bugüne kadar yazdığı yazılardan onlarca seçme var. Bir çok yeni çizim, revizyon görseller ve karikatürler yer alıyor. İlk baskısı Optimist Yayınları’ndan Kasım 2012’de yapan kitaba ilgi de çok fazla. Başucumda duran kitapta her seferinde başka diyarlara, başka alemlere gitmek için bulanmış bir iksir mevcut.
Son olarak bir kitaptan daha kısaca bahsetmek istiyorum… İnci Sarıhan ve Soner Sarıhan çifti yıllardır bisikletle geziyorlar. Son yıllarda kızları ‘Minik Gezgin’ de onlara katıldı. Geçtiğimiz günlerde çıkan ‘Pedalımda 5 Ülke’ kitabını henüz edinmediğim ve okumadığım için kitaptan bahsedemeyeceğim ama enfes anılarla dolu olduğuna eminim.
Bisikletle kısa veya uzun yol almak sizi özgür kılıyor. Bazen İstanbul’dan bir vapurla ulaşacağınız Adalar’dan bir tanesinde yapacağınız bisiklet turu, bazen de delilik bu ya ülkenin herhangi bir noktasına uzanan bir serüven. Bir de bunları yapmış olanlardan anılarını, hikâyelerini okumak var ki… Hepsi heyecan verici!